12 Aralık 2011 Pazartesi

Hancı'dan İstenen Şarap Olmak

"Hancı bana biraz daha şarap getir!"
              Geldi o şaraplar, tahtadan yapılmış bardakların ince kıvrımlarına bile girip yerleşmiş o şarap.Bardağın bazı yerlerinde mor olmuş tam kestiremiyorsun. İlk başta belki çok hoş bir tat bırakmıyorsun dudaklarda, ucuzsun zira ama sarhoş olmaya başladıkça su'dan bile daha saf geliyorsun, o ilkel, vahşi, dişleri lekeli ve sapsarı insanlara. Umurunda değil cebinden ne kadar akçe çıkacağı. Neden olacaktı ki? En fazla bir kavga çıkar, şarap testilerini oraya buraya vurup kırarsın. Vahşiyim belki de doğalım, yok aslında olduğum gibiyim. Her ne kadar bir sene öncesine baktığımda bile "olduğum gibiyim" desem bile aslında şimdi bile "olduğum" kişiden farklıyım.
              İşte şarap demedik mi? Yıllar geçince güzelleşen, beyni ufak tefek oyunlarıyla kandırıp gerçeklikten uzaklaştıran. Han'da bir de bakıyorsun ki herkes şarap istiyor! O zamanlar kokteyller falan yok tabi, ne bileyim bir meyve tabağı var mıdır böyle üstünde plastik çatalları olan? Yoktur. Seçeneğin yok, herkes seni istiyor şarap! Ucuz bir fahişe gibisin, özel değilsin ama herkes istiyor seni. Kavgalar çıkıyor hatta senin yüzünden. Han'da şarap kalmaz ortalık birden curcunaya dönüverir . Neden bunun kavgasını veririz ki? Herkes bu fahişenin tadına bakıp istediğini almadı mı? Belki mutlu oldun, belki ağladın, belki hayatında sarılmayacağın insana sarıldın, belki çok konuştun, belki sustun, belki içine attın, belki uyudun, belki kustun içindekileri ama hayatında vardı o. Değerini mi bilemedin yoksa yetmedi mi? Hiç kimse bilemedi ne istediğini ama yine de gelmeye devam ettiler buraya; sırf etraflarındaki kokulu, tozlu topraklı, yer yer yeşil dünyalarından kaçmak için. Bu günlerden birinde, o dünyadan kaçan korkaklardan biri geldi, tahta bardağında şarabını yudumladı, yanında biraz küflenmiş ekmek ve az pişmiş tavuğuyla. Bitmişti şarabı. O ilkel ve sert cümle döküldü mor dudaklarından "Hancı bana biraz daha şarap getir!". Hep olur ya işte. Şarap kalmamıştı. Beyaz tenli, bıyıklı, eli yüzü dolgun gariban hancı hep duyduğumuz o cevabı verdi "şarap kalmadı!". Korkağımız Hancının yalan söylediğini düşündü ama korkak olmasına rağmen çok öfkelendi. Sonrasını siz biliyorsunuz.
             O değilde şarabım bitmek üzere. Sikmeseler bari!